son nota’

Arka fonda Stjepan Hauser-Oblivion çalıyor. Ben ise ıssız ve kimsenin olmadığı ormanda herkesin benden emin olduğunun aksine , emin olmayan adımlar atıyorum. Yolun sonunun uçurum olduğunu bilerek yürüyorum bu ormanda. Herkesin hayatı gibi. Kim mutluluğa gideceğini bildiği için yaşıyor? Kaç kişi mutlak mutluluğun tadını almış? Ya da kaç kişi ölümü tatmamış? Toprağın kokusu içime işliyor en derinden ciğerlerim ilk defa bu kadar güzel şişiyor ve soluk borum ilk defa nefes aldığını hissediyor son olduğunu bilmeden. 
Ve göz yaşlarım
soğuk havaya karşı sıcak bir bitiş bırakıyor yüzümde esen rüzgar nemli yüzümü daha çok üşütse de seviyorum ağlamayı. Eksiliyormuşum gibi geliyor yüklerimden. Her defasında bir yaram gidiyormuşçasına...
Ve her seferinde yeni yaralar eklenmesine rağmen
Seviyorum ağlamayı.
Cıvıldayan kuş sesleri rahatsız ediyor beni
Kulaklarımı tıkıyorum 
Kelebek konuyor omzuma ve huylanıp itebiliyorum onu 
Görmek istemiyorum bir çiçeği ve başka tarafa bakabiliyorum. 
Aslında 
Görünürde olan her şeyi engelleyebiliyoruz. 
Gözümüze gelen ışığı, duymaktan rahatsız olduğumuz müziği ve kokusunu beğenmediğimiz her şeyi..
Ben kalbimdeki karanlığı , beynimdeki sesleri ve ölümün kokusunu engelleyemedim. 
Birilerinden özür dilemem gerekirse cümlenin ve hayatın sonunda en çok kendimden özür dilerim. 
Yolun sonuna geldiğimde son notaya basıldı ve son adım atılmıştı. 
Geri dönüşü yoktu
Olmadı
...



Yorumlar

Popüler Yayınlar